YÖK Başkanı Özvar: “Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır”
NİĞDE – Yükseköğretim Kurulu Lideri Erol Özvar, “Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır” dedi.
Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2030’a Hakikat Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı, bölge üniversitelerinden gelen 37 rektör ve rektör yardımcısının iştiraki ile gerçekleştirildi. Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon öğrencinin yükseköğretime devam ettiğini, bu sayının 2030’da 380 milyona, 2040’ta ise 600 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü söyleyen YÖK Lideri Prof. Dr. Erol Özvar, “Türk üniversitelerinin memleketler arası akreditasyon standartlarını karşılamada ve global üniversite sıralamalarında üst sıralarda yer almada önemli ve başarılı bir imtihan verdiğini bugün memleketler arası çevreler de teslim etmektedir. Bununla birlikte üniversiteler olarak mevcut durumla yetinmemiz mümkün değildir. Milletlerarası görünürlük ve izafî rekabet üstünlüğü konusunda almamız gereken daha önemli uzaklıklar bulunmaktadır. Bu durum, ülkemizin milletlerarası öğrenci ve öğretim üyesi çekme kabiliyetini ve global akademik topluluktaki genel prestijimizi etkilemektedir” dedi.
“Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır”
Türkiye’nin milletlerarası öğrenci çekme konusunda daha büyük rakiplerinin ortaya çıkacağını ve yükseköğretim kurumlarının bu rekabete şimdiden hazırlanması gerektiğini söyleyen Özvar, 350 bine ulaşan milletlerarası öğrenci sayısı ile iftihar etmenin çok hakikat bir yaklaşım olmayacağını belirtti. “Uluslararası öğrenci sayısının artması kadar memleketler arası öğrencilerin kalitesinin de artmasını birinci öncelik haline getirmemiz gerekmektedir” diyen Lider Erol Özvar; “Gelecek öğrencilerin sayısı kadar kalitesi de bizim temel gündemimizdir. Şayet gerekli mevzuat altyapısı çalışmalarını tamamlamaz, üniversiteler olarak memleketler arası öğrenci hareketliliği konusunda dünya standartlarında süreçler tesis etmezsek Türk üniversitelerinin prestijine yönelik dünya ölçeğinde olumlu prestijimiz kaybolabilir. Bu yalnızca Yükseköğretim Heyetinin yahut öteki üst kurumların sorumluluğunda değildir. Bu birinci derecede rektörlerin omuzları üzerindeki sorumluluktur. Demografik değişmenin en büyük sonuçlarından bir tanesi hiç elbet sıhhat bölümünde kendini gösterecektir. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde sıhhat hizmetlerinden daha fazla sayıda özellikle geç yaş kümeleri ve çocuk yaş kümeleri biraz azalmakla birlikte yaşlı kümenin misli oranının artması sıhhat dalında bir grup sınamaları beraberinde getirecektir. Bu bakımdan önümüzdeki yıllarda yaşlı bakım olmak üzere türlü alanların daha şimdiden üniversitelerin gündemine girerek bu hususlarda bir kısım tahliller bir kısım projeler durması yahut çalışması değer arz etmektedir. Demografik değişim konusunun demografik dönüşüm konusunun rektörler olarak gündeminize almanızı bekliyoruz. Yalnızca doğum oranlarının düşmesi değil, yalnızca yaşlılık değil göç konusunun gerek iç gerek dış göç konusunun yükseköğretime muhtemelen sonuçlarıyla birlikte kıymetlendirilmesi hepimizin ödevleri ortasında bulunmak zorundadır” tabirlerini kullandı.