Türkiye’nin değerli tarım üretim merkezlerinden Şanlıurfa’da kuraklık ve yağış rejimindeki düzensizlikler hububat ekim takvimini değiştirdi.
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, AA muhabirine, evvelki yıllarda kentte ekim ayında hububat ekiminin yapıldığını lakin iklim değişikliği nedeniyle kasım ayının sonuna gelinmesine karşın kimi çiftçilerin hazırlıklara yeni başladığını söyledi.
Öztürkmen, ekim yapan çiftçinin az olduğunu lisana getirerek, “Hububatın geç ekilmesi geç eser alımına ve mevcut ekim nöbetinin yani kendisinden sonra gelecek olan ekilmesi planlanan eserin de ekilmemesine ya da geç ekilmesine neden olacaktır. Bunun en büyük sebeplerinden biri, özlenen yağışların, sonbahar yağışlarının gecikmesidir. Bu manada geciken yağışlar, ekim vaktini ileriye yanlışsız atmıştır. Ekim yapan çiftçi sayısı çok az. Çabucak çabucak bir ay etkiledi.” dedi.
Ürünün geç ekilmesinin randımanı olumsuz etkilediğini tabir eden Öztürkmen, şöyle konuştu:
“Ekim süreciyle bir arada hasat süreci ya da ikinci eseri bir nebze olsun etkileyecektir. İnşallah önümüzdeki günlerde hoş bir yağış dalgası alır, hububatın gerek çimlenmesi, gerek besin elementlerinin toprağa karışması için dua ediyoruz. Geçmiş yıllara baktığımızda kasım ayının sonuna kadar Şanlıurfa’ya nereden baksak ortalama 50-60 milimetre yağış olurdu ve bu kuru tarımla ilgilenen çiftçilerimiz için büyük bir nimetti lakin Şanlıurfa geneli için bugüne kadar 5-6 milimetre kadar bir yağış olması ve bu yağışların lokal olması kuru tarımda için beklenmeyen bir şey.”
“Toprağın, suyun ve tabiatın değerini kaybedince anlıyoruz”
Prof. Dr. Öztürkmen, anız yakmanın ve ziraî toprakların betonlaşmasının da iklim değişikliğini arttırıcı tesirler ortasında yer aldığını belirterek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Dünyada artık gitgide beşerler bu iklim kriziyle çabayı ferdileştirmeye başladı. Herkes kendi üzerinde sorumluluk hissediyor lakin toplumsal bir şuur yaratmıyoruz. Bugün ovalarda yapılaşma arttıkça yağış o tarafa yanlışsız gitmiyor zira sıcaklık betonla birlikte 6-8 derece artmış oluyor. Bir anız yakma süreci ya da topraklardaki makus kullanım bizim bu iklimsel değişikliği arttırıcı etkilerimiz oluyor. Bunun haricinde biz insanoğlu olarak toprağın, suyun ve tabiatın değerini lakin kaybedince anlıyoruz. Önümüzdeki devirler için kuraklık denilen şey o denli uzun bir vakit içerisinde kendi kendini göstermiyor. Hasebiyle her vakit buna hazır olmalıyız. Her vakit kurak olabilecek kanısıyla biz akademisyenler olarak kuraklığa hassas çeşit araştırmaları, kuraklığa hassas ziraî işletme metotları uygulamaya çalışıyoruz, bunların yararını ortaya koyuyoruz ya da nasıl yapılacağı hakkında çeşitli araştırmalar yapıyoruz.”
“Daha fazla tasarruf yapmamız lazım”
Çiftçilerin daha hassas olması gerektiğinin altını çizen Öztürkmen, şunları kaydetti:
“Ülkemizdeki su kullanımı maalesef Şanlıurfa özeline baktığımızda epey randımanı düşük. Biz çağdaş sulama sistemleriyle bugün damlama üzere yağmurlama sistemiyle sulama yapılan alanlarda kesinlikle çağdaş sistemleri tercih edip daha fazla tasarruf yapmamız lazım. Gelecek kuşaklara pak bir dünya bırakmak bizim için çok kıymetli. Atılan kimyasallar hem suyumuzu hem toprağımızı hem de dünyamızı kirletmektedir. O yüzden bizim daima söylediğimiz bir şey var. Lütfen bu kimyasalları kullanırken bilimsel olarak kendini yetiştirmiş mühendislerimizden uygun bilgi alarak, net olarak uygulama yapsınlar.”