Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle düzenlenen programda, öğretmeni sayesinde muvaffakiyete uzanan hayat hikayesini anlattı.
İl Ulusal Eğitim Müdürlüğünce Diyarbakır Büyükşehir Öğretmenevi’ndeki konferans salonunda düzenlenen programda, hürmet duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in mesajının okunduğu programda, aday öğretmenler yemin etti.
Diyarbakır’da terör akınları sonucu şehit olan öğretmenler için hazırlanan görüntü gösteriminin yapıldığı programda, şiirler okundu, misyona yeni başlayan bir öğretmen okuldaki ilk gününü anlattı.
Programda konuşan Vali Murat Zorluoğlu, Cumhuriyet’in kurucusu Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete intikal eden öğretmenler ile terör örgütü tarafından katledilen, şehit edilen öğretmenleri rahmet ve minnetle yad ettiklerini söyledi.
Zorluoğlu, programda konuşma yapmak için bir metin hazırladığını ama bunun yerine yaşanmış bir kıssayı anlatmak istediğini belirtti.
Bir öğretmenin bir çocuğun hayatına nasıl dokunduğunu somut bir kıssa ile anlatmak istediğini lisana getiren Zorluoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“1970’lerin ikinci yarısı. Anadolu’da bir vilayette, bir ilçenin ücra bir köyü, 7 çocuklu bir aile ve baba çalışmak için yurt dışına gitmiş. Kıssada kahraman olan tek erkek çocuk, 6 da kız kardeşi var. Okulda birleştirilmiş 3 sınıf var. Kıssanın kahramanı çocuk, üç yılını o okulda okur. Üçüncü yılın sonunda baba aileyi yanına almak ister. Hazırlıklar yapılır, heyecan vardır. Birinci kere köyden çıkıp, kente gidilecek, vize, pasaport…Yaz ayının sonuna gerçek İstanbul’a, oradan da babanın çalıştığı Norveç’e gidilecek. İstanbul’da maalesef elim bir kaza olur ve çocuğun annesi vefat eder. Tekrar memlekete geri dönülür, defin süreçleri yapılır. Sonra Norveç’e gerçek seyahat başlar ancak amcası çocuğu bırakmaz, ‘Yanıma alacağım.’ der. Samsun’da bir öğretmen amcadır o da. Çocuk Samsun’da 4. sınıfa başlar. Fakat 2-3 ay sonra çocuk Samsun’dan Norveç’e masraf ve orada okula başlar. Bir gün meskene geldiğinde Rasim öğretmen mektup göndermiş. Öğretmen yazdığı mektupta, ‘Yusuf ağabey başın sağ olsun. Büyük bir hadise yaşadın ancak çocuğu da yanında götürdün. Orada onun heder olacağından korkuyorum, lütfen onu geri gönder, ben burada onu okutayım, ortaokulu, liseyi de takip edeyim. Bu çocuk Türkiye’ye dönerse çok başarılı olur, çok kıymetli yerlere gelebileceğine inanıyorum.’ der.”
Bu öğretmenin çocuğu ilkokulda bir yıl okuttuğuna işaret eden Zorluoğlu, ailenin bu birinci mektubu çok dikkate almadığını söyledi.
Zorluoğlu, bütün aile yurt dışındayken çocuğun tek başına geri dönmesinin sıkıntı bir ihtimal olduğunu lisana getirerek, ortadan birkaç ay geçtikten sonra aileye emsal mahiyette bir mektup, daha sonra bir mektup daha geldiğini söz etti.
Bu formda bir yıl içerisinde 4-5 mektubun aileye ulaştığını anlatan Zorluoğlu, bunun üzerine ailenin çocuğu Türkiye’ye geri göndermeleri gerektiğini anladığını belirtti.
“Öğretmenin kahraman olduğuna inanıyorum”
Zorluoğlu, yaklaşık 2 yıl sonra çocuğun köydeki babaannesinin yanına gönderildiğini anlatarak, şunları kaydetti:
“Rasim öğretmen çocuğa ilkokul 5 diplomasını verir ve hakikaten kelam verdiği üzere çocuğu ortaokula yazdırır. Lise eğitimi boyunca da her vakit bir eli çocuğun üzerinde olmuştur. Çocuk öğretmeninin öngördüğü üzere çok başarılı bir eğitim hayatı geçirir, Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden birinden mezun olur. Ardından iş hayatına girer ve hakikaten de çok başarılı bir noktaya gelir. Burada kahraman çocuk mu, yoksa öğretmen mi? Bunu takdirlerinize arz ediyorum. Ben öğretmenin kahraman olduğuna inanıyorum. Artık çocuğu merak ettiniz. İşte o çocuk şu anda Valiniz olarak siz kıymetli öğretmenlere hitap ediyor. Rasim öğretmenim hala sağ ve kendisi Trabzon Sürmene’de. Trabzon’dayken çok sık görüşüyorduk, artık lakin telefonla görüşebiliyoruz. Kendisine uzun, sağlıklı bir ömür diliyorum.”
“Başka hiçbir meslek bir çocuğun hayatına bu kadar tesirli bir dokunuş yapamaz”
Birçok öğretmenini hatırladığını, onların hayatına özel dokunuşlarının olduğunu lisana getiren Zorluoğlu, bütün öğretmenlerini sevgiyle andığını belirtti.
Zorluoğlu, “İnanıyorum ki buradaki birçok öğretmenimiz birçok çocuğa bu ve buna emsal dokunuşlar yapmıştır ve bundan sonra da çok büyük dokunuşlar yapacaktır. Bu manada öğretmenlik mesleğini öbür hiçbir meslekle kıyaslama imkanı yoktur. Öteki hiçbir meslek bir çocuğun hayatına bu kadar tesirli bir dokunuş yapamaz. O bir yıllık müddette bir köy öğretmeni bir çocuğun durumunu anlamış, tahlil etmiş, öngörmüş, takip edip, ısrar etmiş ve geri getirtmiş, sonuna kadar da takviye olmuş. Bunun karşılığında beklediği tek şey anılmak, aranmak, sorulmak.” dedi.
İl Ulusal Eğitim Müdürü Murat Küçükali de konuşmasında tüm öğretmenlerin bu manalı gününü kutladığını söyledi.
Vali Zorluoğlu daha sonra emekli öğretmenlere hizmet onur dokümanı, Ulusal Eğitim Müdürlüğünce düzenlenen fotoğraf müsabakasında da dereceye giren öğretmenlere mükafatlarını verdi.
İl Ulusal Eğitim Müdürü Küçükali ise Vali Zorluoğlu’na mezun olduğu ilkokulun örnek diplomasını armağan etti.
Programda, öğretmenlerden oluşan koro türküler seslendirdi, halk oyunları grubu sahne aldı.
Programa, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamuran Eronat, Vilayet Sıhhat Müdürü Mehmet Hakan Pamukçu, öğretmenler ve aileleri katıldı.