Eski ulusal ve teknik yönetici Emre Belözoğlu, konuk olduğu Baş Sports’ta Galatasaray periyoduyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“GALATASARAY’DA KALABİLİRDİK”
Emre Belözoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu halde;
“Inter o periyot Okan ağabeyi de izledi beni de izledi. Aslında Okan ağabeyin transferi biraz sonradan gelişti. Beni 1 sene izlediler, Okan ağabeyi 2 maç izleyip ‘Emre’den daha uygun oyuncu bulduk’ demişler. O benimle bir arada 2 sene kaldı, sonra Beşiktaş’a döndü. Benden ondan sonra 1.5 sene daha kaldım Inter’de. Inter transferi süreci bizim için çok zorlayıcı olmuştu o devirde. Galatasaray’da kalabilirdik o devirde ancak Avrupa’daki başarılardan sonra çok önemli teklifler geliyordu. Yöneticiler özelinde kıymetlendirmek istemiyorum ancak onlar çok isteseydi biz Galatasaray’da kalırdık o devir.
“3 TEMMUZ’UN CEFASI BİZİMDİ, SEFASINI ÖBÜRLERİ SÜRDÜ”
3 Temmuz devrini yaşadığım için kendimi daima pahalı hissettim. Bazen beşerler unutabiliyorlar, tahminen de Allah’ın beşere verdiği en büyük nimettir unutmak. 3 Temmuz; Fenerbahçe’nin, koca çınarın en güç periyotlarından biriydi. Tahminen de en zoruydu. O devirde bayrak tutan kişi (Aykut Kocaman) ve bayrağı tutmasına yardımcı olan oyuncular ardında. Bu fotoğrafı çok kıymetli buluyorum. Yönetici büyüklerimizi, Aziz Yıldırım’ı ziyaret sonrası bu, cezaevi çıkışı… Çok düşünceliydi, cefası bizimdi lakin sonra sefasını birileri sürdü. Herkes kendine bir hisse çıkardı. Ben o iş olduğunda, Fenerbahçe’ye bu büyük operasyon yapıldığında orada futbolcuydum. Çok büyük acılar çektik.
“2011’DEKİ KADRO AVRUPA’DA BAŞARILI OLABİLİRDİ”
2010-2011’deki kadro çok güzel bir gruptu. Şampiyonluğu son ana kadar kovaladı ve kazandı o ekip. Her şampiyonluk anasının ak sütü üzere helaldir her gruba, her futbolcuya. Ben Türkiye’de ayrışmanın çok rahatsız edici boyutlara ulaşmasına vesile olan bir süreç olduğunu düşünüyorum bu sürecin. 2010-11 yılının grubu, sonrasında inşa edilecek grup ile Avrupa’da da çok büyük muvaffakiyetler elde edebilirdi. Şampiyon olduğumuz Sivas maçı bile çok güç bir maçtı. Beşerler yorumlarken bazen gördüğü üzerinden kıymetlendiriyor. Herkes çok güzel futbolcu olduğunu düşünüyor. Bizim mesleğin çok kolay zannedildiği bir durum var, bu çok rahatsız edici bir şey. Herkes üst düzeyde futbol oynayamaz.
“EROL HOCANIN KALMASINI İSTEDİM”
2020-2021 döneminde son 10 hafta 8-9 puan geriden gelip 1 puana kadar düşürmüştük farkı. Bize de 10 hafta düştü orada. Erol hoca ayrıldı, idare karar verdi. Ben aslında Erol hocanın dönem sonuna kadar kalmasını istiyordum. Sonra benden istediler grubun başına geçmemi. Ben aslında Erol hocaya sportif yöneticilik yapmak istemediğimi söylemiştim. Ya oyuncu ya da hoca olarak devam etmek istiyordum fakat hem hocadan hem de idareden talep gelince futbol sonrası bu türlü başladık işe. O devir ekip içinde futbolcu olarak 5-10 maç oynayabilirdim ancak Erol hoca onu istememişti. Ayrılık sürecinde de ben onun ayrılmasını istememiştim. Şampiyon olamayacağımızı düşünüyordum ancak tekrar de dönem sonuna kadar kalmayı hak etmişti. Bazen değil, bize birden fazla vakit ayıp ediyorlar da biz susalım yeniden neyse. Alanda gereğince karşılık verdik.
“FUTBOLDA KİMSE SAMİMİ DEĞİL”
Futbol dünyasının hiç samimi olduğunu düşünmüyorum. Liderlerin, yöneticilerin, medya mensuplarının, birtakım oyuncu arkadaşlarımızın, teknik adamların…
“ALEX’İ ÇOK SEVİYORUM”
“Alex’i seviyorum, her Fenerbahçeli üzere. Birbirimizi alanda çok düzgün anlıyorduk. Fenerbahçe’nin o devirde çok yeterli bir omurgası vardı. Volkan, Lugano, ben, Alex… Yan yana oynadığım en âlâ oyuncu Ronaldo, Türkiye’de ise Hagi. O takım (1999-2000) Türkiye’nin görmüş olduğu en güzel takım olabilir.”